Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: 6 Temmuz 1925'te babasının kaymakamlık görevi yaptığı Diyarbakır'ın Lice kasabasında doğan Prof. Dr. Gazi Yaşargil, 1943'te Almanya'da Friedrich Schiller Üniversitesi'nde tıp tahsiline başladı. Amerikan Beyin Cerrahları Birliğince "Yüzyılın en iyi beyin cerrahı" seçilen, sayısız ödül ve onura layık görülen Yaşargil, 100 yaşında hayata veda etti. "Alanında yürüttüğü eşsiz çalışmalarla 'Yüzyılın en iyi beyin cerrahı' seçilen Prof. Dr. Gazi Yaşargil hocamızın vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Bilime adadığı ve bir asra yaklaştığı ömründe hepimiz için örnek teşkil eden nice işe imza atmıştı. Onun hatırasını yaşatmak için elimizden geleni yapacağız. Mekanı cennet, makamı ali olsun."
PROF. DR. GAZİ YAŞARGİL, EN İYİ BEYİN CERRAHIYDI
Mahmut Gazi Yaşargil (6 Temmuz 1925 – 11 Haziran 2025, Lice, Diyarbakır), Türk tıp doktoru ve bilim insanıdır. Beyin ve sinir cerrahisi alanında uzmandı. Mikrocerrahi tekniklerinin beyin cerrahisinde kullanılmasını yaygınlaştırmasıyla tanındı. 1999’da Amerikan Nörolojik Cerrahlar Kongresi tarafından “Yüzyılın Beyin Cerrahı” unvanına layık görüldü ve Avrupa Nörolojik Cerrahlar Birliği onur madalyası ile ödüllendirildi.
27 MAYIS DARBESİ SONRASI MEMLEKETİ TERK ETMEK ZORUNDA KALDI
27 Mayıs darbesi sırasında Mahmut Gazi Yaşargil yurt dışında eğitimine devam ediyordu ve doçentlik sınavına hazırlanırken Türkiye'den askerlik celbi ulaştı. O sırada liseden arkadaşı Ömer İnönü kendisini ziyaret etmişti ve Yaşargil, Ömer aracılığıyla İsmet İnönü’ye eğitimini tamamladıktan sonra döneceğini iletti. Ancak İnönü’nün girişimleri sonuç vermedi ve darbe sonrası kurulan Bakanlar Kurulu kararıyla Yaşargil Türk vatandaşlığından çıkarıldı ve “haymatlos” pasaportuyla yaşamaya başladı. Turgut Özal döneminde vatandaşlığa yeniden alınması için girişimler başlatıldı ve pasaportunu dönemin Sanayi Bakanı Şükrü Yürür kendisine ulaştırdı. Böylece 18 yaşında ayrıldığı ülkesine 45 yıl sonra dönebildi ve Ankara’ya indiğinde duygulandığını belirtti; otomobilden inmeden üç saat boyunca şehri gezerek değişen Ankara’yı izledi. Ardından İstanbul’a geçerek eski dostu ve Erzurum'dan sınıf arkadaşı olan şair Can Yücel’le buluştu.
